Ey şehirlerin anası, medeniyet pınarların kaynağı
Seyfullah’ın göz bebeği, Hz. Süleyman’ın kabristanı
İslamın sancaktarı, haremi şeriflerin nazlı reyhanı…
Niye incittiler ki seni şerefli tarihinden mahrumlar
Huzur, aşk, muhabbet kokan sokaklarından nedir bu yükselen dumanlar
Burçların yetim, surların sahipsiz mi kaldı?
Neden Ulu Cami'n ezansız ey mazlum şehir Diyarbekir!
Seni anlatmak tarihe sığmaz iken, ağlatmak da neyin eseri
Kısık seslerle arş-ı alaya yükselen çığlıkların vurur kalbe
Göklerden sana merhamet nazarları var
Ama sen milletler mezarlığısın zerre dokunmaz; kalbine hüsran…
Bilirim sen korkmazsın, çakalların ulusu bir gecenin ayazıdır
Nisan yağmurlarındır bu son demler
Sanma ki sarıldığın beyazlık kefendir
Sen Mem’sin bu Zin’in gerdanlığıdır…
Ey mazlum şehir Diyarbekir az kaldı vuslata
Surlarında nergisler yeniden filizlenecek
Ve yaşlı amcaların ‘’ava susı’’ diye naralar atacak
Gönüllerde islâm aşkı, bekler seni yetimler…
Ve şerefli tarihine bir gurur cümlesi daha düşer;
Çakalların ulusu bir gecenin ayazıdır…
İlk yorumu sen yap!